Yetişin Gençler: Ergenlikten Yetişkinliğe Geçiş Kılavuzu

Ümit gençliktedir! Yetişin gençler…

Bu yüzyılda genç nüfusumuz bir daha bu kadar kalabalık olmayacak. Ya suni gündemler üzerinden kavga etmeye devam edeceğiz ya da hep birlikte gençlerin sesine kulak verip dertlerine ortak olacağız. 

Tercih zamanı! 

Yetişin Çocuklar kitabıyla çocuk yetiştirme alanında büyük bir boşluğu dolduran Prof. Dr. Selçuk Şirin, Yetişin Gençler’de ergenlikten yetişkinliğe uzanan serüvene odaklanıyor. Bu kitap gençler ve gençleri dert eden yetişkinler için yazıldı. 

•Çocukluk ne zaman bitiyor, ergenlik ne zaman başlıyor?
•Genç beyin: Nasıl çalışır? Nasıl gelişir? Nasıl desteklenir?
•Gençler neden risk almayı sever?
•Gençlerde beden algısı nedir? Nasıl değişir?
•Duygusal zekâ nedir? Nasıl kazanılır? 
•Şimdiki gençler neden âşık olmuyor? 
•Kimlik arayışında yaşanan temel sıkıntılar nelerdir? 
•Ergenlik döneminde gençleri bekleyen okul korkusu, akademik başarısızlık, depresyon, bağımlılık, obezite gibi sorunlarla nasıl başa çıkılır?
•Gençlerin fiziksel, duygusal ve sosyal gelişiminde ebeveynlerden eğitimcilere tüm yetişkinlere düşen görevler nelerdir?
•Kariyer arayışı ne zaman başlar, zirveye giden yolda gençleri bekleyen dört adım nedir? 

“Amacım, her bir gencin sağlıklı, mutlu ve başarılı olabilmesi için gerekli adımların atılmasına aracı olmak. Bu kitapta ergenlik dönemine ait temel bilimsel verileri kendi ebeveynlik tecrübem ve küçük bir köyden New York’a ulaşan gençlik hikâyemle yoğurarak anlattım. Koşullar ne kadar kötü olursa olsun, tarih boyunca insanlık, genç kuşaklarla kendini yeniledi. O nedenle benim de umudum gençlerde.”

Kitabı bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

1 Milyon Kitap Projesi Kitap Seti

6 kitaplık set, 1 Milyon Kitap projesi için Prof. Dr. Selçuk Şirin ve Derya Şirin tarafından hazırlandı. İlk 36 aylık dönemde ebeveynlerin çocuklarıyla birlikte okumaları için tasarlanan kitaplar gelişim sürecine uygun olarak çocukların odaklanma, görsel algı, bilişsel ve dilsel beceri gibi temel becerilerinin gelişmesini amaçlıyor. Kitapların içeriğine aşağıdan, çocuklarla nasıl kitap okunması gerektiğinin detaylarına ise buradan ulaşabilirsiniz.

Çocuklarımız bu 7 beceriyi öğrenmiyorsa gelecekte işleri zor!

Okullar açılıyor. 20 Milyona yakın öğrencimiz öğrenmek için okula gidecek. Eğitimin gündelik politik mevziler üzerinden tartışıldığı bu günlerde bir kere daha hatırlatmak istiyorum: İçeride kim hangi tartışmayı kazanırsa kazansın, asıl yarış dışarıda. O nedenle Türkiye’de yaşayan ve geleceği dert eden herkesin müfredat tartışmalarından kafayı kaldırıp şu soruyu sorması gerek: Çocuklarımıza dünyadaki akranlarıyla daha iyi rekabet edecek becerileri kazandırabiliyor muyuz?

Rekabet koşulları belli!
Daha evvel bu köşede 21. Yüzyıl becerilerini sıralamıştım o nedenle bu sefer sözü Harvard Innovation Lab’de öğrenme ve eğitim üzerine kafa yoran Toni Wagner’e bırakacağım. Wagner, artık klasikleşen Global Achievement Gap adlı çalışmasında global ekonomide başarılı olabilmek için 7 temel beceriye sahip olunması gerekir, diyor. Artık pek çok eğitim sisteminin benimsediği 7 global beceri şunlardan oluşuyor: Eleştirel düşünme, İşbirliği, Zihinsel Çeviklik ve Esneklik, İnisiyatif alma, Sözlü ve yazılı iletişim, Veri analiz ve Tahayyül! Dilerseniz her birini tek tek açalım.

1.Eleştirel Düşünme ve Problem Çözme Becerisi

Defalarca yazdım, tekrar edeyim: Eleştirmeden, itiraz etmeden yeni bir ürün, hizmet ya da fikir ortaya koyamazsınız! Varolanı olduğu gibi kabul eden birinden, herşeye evet diyen birinden ne mucit olur ne de kaşif. Ol sebep, katma değere dayalı yeni ekonomik üretim yarışında okulların yapması gereken varolanı eleştiren, eski sorunlara yeni çözümler üreten bireyler yetiştirmek. Okullarda eleştiri ve itiraza sınır koymak demek, bu çağda, sefaleti kabul etmek demektir. Öyle olmasaydı OECD gibi kalkınma odaklı bir kuruluş ‘eleştirel düşünme ve problem çözme becerisi’ adlı bir testle tüm üye ülkelerdeki gençleri ölçer miydi? Evet itiraz da ekonomik bir girdi artık…

2. Hayatın farklı katmanları arasında işbirliği kurma becerisi

Hayatımız her gün biraz daha karmaşıklaşıyor. Göçlerle, global ısınma gibi doğal afetlerle ve tabii ki sosyal paylaşım ağları gibi global bağlarla hayatımız her zamankinden daha fazla birbirine eklemlenmiş durumda. O nedenle farklı katmanlar arasında işbirliğini arttırmak her zamankinden daha hayati bir ihtiyaç. Önümüzdeki dönemde farklı kültürlerden ve hayatın farklı katmanlarından gelen bireyler arasındaki işbirliğini arttıracak kişilere ihtiyacımız her zamankinden fazla olacak. Türkiye gibi zaten kendi içinde ciddi toplumsal güven krizi yaşayan bir toplumda bu beceri ayrı bir aciliyet taşıyor. Herkesin kendi toplumsal katmanı içine sıkıştığı bu girdaptan kurtulabilmemiz için başta okullarda olmak üzere çocuklarımıza işbirliği becerisini kazandırmamız gerekiyor. Hem ekonomik hem beşeri bir aciliyet bu.

3.Zihinsel Çeviklik ve Esneklik

Tek bir meslekle bir ömür geçirmek artık tarih oldu. Meslekler de bireysel ilgiler de hızla değişiyor. Bugün doğan bir çocuk en az üç meslek değitirecek (Gerçi kimi uzmanlar 7 meslek diyor ama o başka bir tartışma!) Ve bugün varolan mesleklerin önemli bir kısmı o çocuk iş hayatına başladığında ortada olmayacak. Teknolojinin bu kadar hızla değiştiği bir çağda bu değişen hayata hızlı ve uyumlu bir şekilde müdahil olmak ayrı bir beceri. Ben bu beceriye zihinsel esneklik diyorum, Wagner ise çeviklik demiş. Tek bir fikre sonuna kadar bağlananların, fikir değiştirmeyi bir nevi eziklik olarak görenlerin çok zor elde edebileceği bir beceriden söz ediyoruz. Bizim biraz da sınav sistemi ile beslenen ‘tek bir doğru’ hastalığımız çocuklarımızın zihinsel çeviklik ve esneklik becerisi kazanmasının önündeki en büyük engel. Ama eğer başta okullarda çocuklarımıza hayata yaklaşırken bu zihinsel çevikliği kazandıramaz isek, geçmişte çakılı kalmış bireylerle yeni ekonomide rekabet etmemiz mümkün olmayacak.

4.İnisiyatif Alma ve Girişimcilik

Aslında Mevlana bu beceriyi en güzel şekilde anlatmıştı: Dünle beraber gitti, cancağızım, ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım. Yeni şeyler söyleyebilmek için yeniliklere açık olmamız, bunun için de inisiyatif almak, adım atmak gerek. Sesini çıkartanın susturulduğu bir ortamda inisiyatif almak zor, yeni bir şeye girişmek daha da zor. Ama içinde bulunduğumuz global rekabet ortamında tutunabilmemiz için çocuklarımıza başta okulda inisyatif almayı öğretmemiz gerek. Çünkü çocuklar erken yaşta bu beceriyi almayınca sonrasında ne inovasyon yapacak cesarete sahip oluyorlar ne de yeni bir girişimi hayata geçirecek özgüvene ulaşıyorlar.

5. Sözlü ve Yazılı İletişim

Sanırım anlaşılması en kolay beceri bu. Kendini ifade edemeyen, bunu gerektiğinde bir metne dökemeyenler zaten her devirde oldukça zorlanıyordu. Ancak içinde bulunduğumuz yoğunlaştırılmış medya çağında insanların dikkatini çekmek her zamankinden daha çok beceri gerektiriyor. O nedenle bu çağda başarılı olmak için başta okullarda olmak üzere çocuklarımıza kendilerini ifade etmeyi ve okuduklarını anlamayı öğretmemiz gerek. Bu konuda elimizdeki veriler maalesef durumumuzun iyi olmadığını gösteriyor. Anadilini hakkıyla kullanamayan bireylerden oluşan bir sistemde insanların ne biribrini anlamasını ne de bir işbirliğinde başarılı olmasını bekleyebiliriz. İletişim, adı üstünde, olmazsa olmaz.

6. Bilgiye Ulaşma ve İşleme Becerisi

Biliyorsunuz içinde bulunduğumuz yeni devrin bir diğer adı, bilgi çağı ya da bilgi ekonomisi. Her zamankinden daha çok bilgi var artık hayatımızda. O yüzden bilgiyi akılda tutmanın, ezberi sınavlarla yüceltmenin hiçbir karşılığı yok artık, çünkü artık o işi internet yapıyor. Son müfredat tartışmasında da gördüğümüz gibi, okulu içerik aktarma mekanizması olarak gören yaklaşımın miyadı doldu. Bu çağda ihtiyaç duyulan beceri bilgiye hızlı bir şekilde ulaşmak ve daha da önemlisi pek çok farklı kaynaktan elde edilen bilgiyi etkili bir şekilde analiz etmek. Bilgi hamallığına değil, bilgi işleme ustalığına ihtiyacımız var.

7. Meraklanma ve Hayal Kurma Becerisi

Bir Türkiye Hayali kitabında detaylıca örneklendirdiğim gibi hayal kurmakla başlıyor her ilerleme. Merak etmeyen, hayal kurmayanların bu yeni sistemde bir değer ortaya koymaları mümkün değil. O nedenle çocuklarımıza soru sormayı, ayakları yere basmayan hayaller kurmayı öğretmeye her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Bu amaçla okulun yapması gereken tek şey gölge olmaktan vazgeçmek. Çocuklarımızın tahayyül dünyasına yasaklarla çeper örmekten vazgeçip, onların hayallerini özgür bıraktığımız zaman var ya…

Özetle diyeceğim şu. Hamaseti bırakıp bu 7 beceriyi çocuklarımıza ister okulda ister evde nasıl kaznadırırız sorusuna yanıt aramamız gerek. Sözkonusu olan hepimizin geleceği.

Tercih yapacak genç arkadaşa mektubum var: Rahat ol

TERCİH zamanı geldi.

Her sene olduğu gibi bu sene de tercih yapan genç arkadaşlara bir mektup yazdım. Elden ele… Son söyleyeceğimi başta söyleyeyim: Öncelikle rahat ol! Biliyorum bu aralar herkes tepene üşüşüyor, sana bu tercihin ne kadar kritik bir tercih olduğunu anlatıyor. Bence hepsi yanılıyor. Bu tercih hayati bir seçim değil. Çünkü hayat çoktan seçmeli bir sınav değil! Verdiğimiz kararların hangisinin doğru hangisinin yanlış olduğu yıllar sonra değişebiliyor. Bu tercih sizin geleceğinize dair verdiğiniz son karar da değil. İleriki yıllarda daha pek çok tercih yapacaksınız. O tercihler içinde bugün yaptığınız tercihin yeri giderek azalacak. Ayrıca bu karar geri dönülmeyecek bir karar değil. O nedenle benim size bu tercih dönemindeki ilk tavsiyem çok basit: Rahat olun!

PUANA DEĞİL AYNAYA BAKIN!

Açık yazayım: Tercih yaparken taban puanlarına, sıralamalara bakmayın. Bütün bu veriler geçen sene sınava girenlerin belirlediği bir referans noktası. Başkalarının tercihleri yani. Yıllardır taban puanda zirvede olan öyle bölümler var ki eski halinden hemen her şeyi kaybetmiş, hocalar gitmiş, okul geriye gitmiş ama sıra hep aynı yerde kalmış… Konumuz bu değil ama diyeceğim şu: Sadece taban puan ya da sıralama ile tercihlerinizi belirliyorsanız geçmişte takılı kalmış bir pusulayla yönünüzü arıyorsunuz demektir. Bu sıralamaları bir kenara bırakın ve aynaya bakın. Tutkunuz nedir? Hayattan en büyük beklentiniz nedir? Ya hayalleriniz?

ZAMANI UNUTTUĞUN UĞRAŞ NEDİR?

Sevgili kardeşim, biliyorum hayal, tutku, beklenti falan soyut kavramlar. Aynaya bak deyince belki ne demek istediğim çok açık değil. O nedenle biraz daha somut olarak şu basit soruya yanıt vermeni isterim: Yaparken saate hiç bakmadığın, yemek yemeyi, nerede olduğunu unuttuğun şey nedir? Nedir ayağını yerden kesen uğraş? Bu soruya bulduğunuz yanıt her ne ise o alanda bir tercih yapın. Etrafınızda o alanda aç kalırsınız diyenlere de pek kulak asmayın. Çünkü bu çağda artık yaptığınız işin ne olduğu önemli değil. Yaptığınız işte zirveye çıkıp çıkmadığınız önemli. Zirveye çıkmanın formülü de yukarıdaki soruda saklı. İşine tutkuyla bağlı olmayanın zirveye çıktığı görülmedi zira… Unutmayın ki sıradan bir tıp doktoru olacağınıza mesleğine tutkuyla bağlı bir hemşire olmak hem sizi daha çok mutlu edecek hem de size daha iyi bir gelecek sunacak. Sıradan bir gıda mühendisi olacağınıza, işine tutkuyla bağlı bir şef olun. Hem daha başarılı hem de daha zengin olursunuz.

MESLEK DEĞİL DİSİPLİNİ SEÇİN!

Eskiden, ebeveynleriniz tercih yaptığı zamanlarda üniversite tercihi demek meslek tercihi demekti. Artık böyle bir dünya yok. Doktor, mühendis ya da öğretmen olarak mezun olanların bir ömür bu mesleği yaptığı devir bitti. Çünkü hem bireylerin beklentileri hem de meslekler hızla değişiyor. Hesap şu ki sizin kuşak en az üç, belki daha çok kariyer değiştirecek! Pek çoğunuz mezun olduğunuz işi yapmayacaksınız. Muhtemelen mezun olduğunuzda şu an size tercih olarak sunulan mesleklerin tamamen dışında bir iş yapacaksınız. Açın bugün bir iş ilanları sayfasını inceleyin. Aranan elemanların çoğu üniversite tercih rehberinde olmayan ‘mesleklerden’ oluşuyor. O nedenle tercih yaparken mesleği değil, okuyacağınız disiplini seçin. Bu ne demek diye merak ediyorsanız, bir örnekle açayım: Özel bir gerekçeniz yoksa, işletme yerine ekonomiyi seçin. İlki meslek, ikincisi disiplin!

BÖLÜM DEĞİL ÜNİVERSİTE SEÇİN!

Bunu yıllardır söylüyorum: Tek başına bölümde alınan eğitimle üniversiteli olunmuyor. Üniversite dediğiniz kavram, bir ekosistem. Bölüm elbette önemli ama bölümden daha önemli olan şey o bölümün bulunduğu kampus ortamı. Kimlerle oturup kalkacaksınız? Hangi sosyal çevreye dahil olacaksınız? Sosyal sermayeden söz ediyorum. Üniversitenin bu çağda size kazandıracağı en önemli kazanım bu: İlişkiler ağı! Harvard’a gidenler, orada alacağı dersler kadar orada edineceği arkadaşlar için de onca parayı veriyor. O nedenle tercihinizi yaparken bölümden çok üniversiteye odaklanın. Sıradan bir üniversitenin iyi bir bölümündense, iyi bir üniversitenin sıradan bir bölümünü tercih edin.

GLOBAL DÜŞÜNÜN!

Son olarak, dünya artık küçük bir köy. Bunu görmek için şöyle bir etrafınıza bakmanız yeterli. O nedenle tercihinizi yaparken size Türkiye sınırlarını aşan bir eğitim olanağı sunan üniversiteyi seçin. Bunun artık pek çok yolu var. Erasmus, yurtdışında yaz okulları ve öğrenci değişim programları var. Tercih yaptığınız üniversitenin bu seçenekleri size sunup sunmadığına bakmanızda yarar var. Eğer üniversitede geçen yıllarınızın tamamını tek bir kampusta, tek bir şehirde, tek bir ülkede geçiriyorsanız bilin ki iyi bir eğitim almıyorsunuz. Dört yılı tek bir şehirde geçirmek, üniversite eğitiminde yapacağınız en büyük hata olacaktır.

Sevgili kardeşim, insan hikâyesiyle var olur. Senin hikâyeni de en iyi sen yazarsın. Bu tercih sadece bir başlangıç… İleride çok daha önemli tercihler yapacaksın. Rahat ol. Mevlânâ’nın dediği gibi; “Yola çık, yol görünür…”

NEYİN NEREYE VARACAĞINA AN DEĞİL ZAMAN KARAR VERİYOR!

BU hafta Jacobs Sosyal Girişimcilik Ödülü’nü aldığım açıklanınca biraz geriye gittim…. 90’larda ODTÜ’den dereceyle mezun olmuştum ama Türkiye’de taşra üniversiteleri dahil hiçbir yerde asistan olamadım. Saçma sapan sınavlarda elendim. Yurtdışına o yüzden çıktım… Yıllar sonra doktorayı alıp Amerika’da akademiye girince 11 Eylül saldırılarının ardından yükselen İslamofobinin Müslüman göçmen çocukları nasıl etkilediğini araştırmaya karar verdim. O zamanki hocam ‘Bu işlere girme yükselemezsin!’ demişti… İnat edip ‘Müslüman Amerikalı Gençler’ diye bir kitap yazdım… Şimdi bizim alanda en önemli ödülü kabul edilen Jacobs Sosyal Girişimcilik Ödülü… Bir onur… Yani neyin nereye varacağına an değil zaman karar veriyor… Enseyi karartmayın!

Kaynak: Hürriyet, 8 Temmuz 2019

Link: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/selcuk-sirin/tercih-yapacak-genc-arkadasa-mektubum-var-rahat-ol-40889813

Yetişin Çocuklar: Bebeklikten Ergenliğe Çocuk Yetiştirme Kılavuzu

Çocuklarımız için her şeyi “doğru” yapmanın reçetesini ararken çoğunlukla kendimizi strese boğuyoruz. Bu gerçeklikten yola çıkan Prof. Dr. Selçuk Şirin, 20 yıl süren akademik çalışmaların bir ürünü olan Yetişin Çocuklar’da ebeveyn ve eğitimcilere sesleniyor. Şirin, bu kitapla özellikle “mükemmel ebeveynlik” baskısını hissedenlere bilimsel ve yalın bir yaklaşımla iç ferahlatıcı bir başucu kitabı sunuyor. Bu kitap çocuk yetiştirirken somut, uygulanabilir çözümler arayan herkese çok iyi gelecek!

Bebeklerle ilk diyaloğu nasıl kurmalıyız?

Erken yaşta zihinsel gelişimi desteklemek için ne yapmalıyız?

Disiplin ama nereye kadar?

Çocuklara ikinci dil öğretmenin ideal yaşı nedir?

Tatilde öğrenme kaybı nasıl önlenir?

Çocukları ekran bağımlılığından nasıl koruyabiliriz?

Ergenlerle sağlıklı diyaloğun formülü nedir?

Okul tercihinde nelere dikkat etmeli?

Gençleri hangi adımlar zirveye taşır?

Okul öncesinden ergenliğe, Türkiye ve dünyada pek çok bilimsel çalışmaya imza atan, ABD Bilimler Akademisi’nin çocuk yetiştirme komisyonunda görev alan Selçuk Şirin, bu kitabın hikâyesini şöyle anlatıyor: “20 yıl önce yazmayı tasarladığım bu kitabı ve notlarımı kendi çocuklarımı yetiştirmeye başlayınca rafa kaldırdım. Çünkü ebeveyn olmak, çocuk gelişimi üzerine bildiğim her şeyi temize çekmemi sağladı. Şimdi pratikle terbiye edilmiş kuramsal bilgileri paylaşma zamanı. Bu kitapta, içime sinmeyen hiçbir şeyi okura önermiyorum.“

Umut, çocukların kuracağı dünyada! Yetişin çocuklar…

Kitabı bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

Selçuk Şirin’den 10 Kitap Önerisi

Uzun zamandır bir okuma listesi hazırlamadım. Bu konuda biraz kolaya kaçıp hazır olan bir listeye kondum diyebilirim. Yazılarını yakından takip ettiğim isimlerden birisi olan Prof. Dr. Selçuk R. Şirin geçtiğimiz günlerde okunacak 10 kitap isimli bir liste oluşturmuştu. Bu listeyi epey beğendim ve burada seninle paylaşmak istedim.

 

1. Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı
Bilge Karasu‘nun ilk kez 1970 yılında yayınlanmış bu romanı bir tarihsel roman olma özelliğini taşır. Bizans İmparatoru tüm dini boyamaların ortadan kaldırmasını emrettiğinde İstanbul büyük bir krize merhaba demeye hazırlanır. Korku tüm şehri salarken ilk uğradığı yer manastırlar ve diğer ibadet yerleri olur.

Keşiş Andronikos bu değişimi reddeder. Bir adaya kaçarak kendisini oraya kapatıp iç dünyasındaki krizi çözmeye çalışır. Tüm bu çabalarına rağmen imparatorluğa yem olmaktan kurtulamaz. Keşiş İoakim ise Andronikos’a olanların etkisinde hayatını devam ettirirken hapsolduğu iç dünyasından bir kaçış yolu arar.

 

 

2. Yenişehir’de Bir Öğle Vakti
Sevgi Soysal‘ın ilk kez 1973 yılında yayınlanmış bu romanı bir tarihsel roman olma özelliğini taşır. Ali, Doğan ve Olcay isimli üç insan yeni ve eski jenerasyonun çatışmasının ortasında kalır. Yeniler eskinin üstüne sünger çekmek, eskiler ise sahip olduklarını korumak çabası içerisindedir.

Türkiye’de değişim kaçınılmazdır ama bu değişim düşünüldüğü kadar kolay olmaz. İnsanların kendi yaşantıları ile politik durum artık iç içe girmiş durumdadır. Dönemin öne çıkan her anlayışı karakterlerin hayatlarına müdahale eder ama birbirinden ayrı gibi gözükenler en sonunda bir araya gelirler.

 

 

3. Bir Düğün Gecesi
Adalet Ağaoğlu‘nun ilk kez 1979 yılında yayınlanmış bu romanı bir tarihsel roman olma özelliğini taşır. 1970’li yıllarda Türkiye’nin toplumsal durumu pek iç açıcı durumda değildir. Hayatın her alanında bir kriz ve karmaşa vardır ama bu karmaşa toplumsal sınıflara dokunduğunda durum daha farklı olur. Bir general ile bir iş adamının çocukları evlilik günündedir. Düğün başlamaya yakın olsa bile asıl başlayacak olan iç ve dış hesaplaşmalardan başka bir şey değildir. Hesaplaşma gününün düğün gününe denk gelmesi oldukça acı olsa bile toplumun farklı kesintilerinden onca insanın bir arada bulunması muazzam bir fırsattır.

 

 

4. Masal Masal İçinde
Ahmet Ümit‘in ilk kez 1995 yılında yayınlanmış bu öyküsü bir çocuk kitabı olma özelliğini taşır. Masallarla dolu bir diyara yolculuk için hazırlıklar tamamdır. Her masal aslında kopuk bir parçadır ama bu kopukluğu tamamlayabilecek bir masal anlatıcısı vardır.

Masal anlatıcısı bu masalları başka bir masal anlatıcısından dinlemiştir. Her masalın bir başlangıcı olduğu gibi sonu da vardır. Ama en önemlisi her masal bir öğüte bağlıdır ve bu öğüt insanın insan olma gayesini perçinleyecek büyüklükteki erdemlerle doludur.

 

 

5. Sessiz Ev
Orhan Pamuk‘un ilk kez 1983 yılında yayınlanmış bu romanı bir politik roman olma özelliğini taşır. Bir sahil kasabasında yaşayan Fatma torunları Faruk, Nilgün ve Metin’in ziyaret gününü iple çeker. Ancak bu yıl tek başlarına olacaklarını söylemek mümkün değildir. Her birisini karmaşaya sürükleyecek Hasan oradadır.

Faruk tarihçi olma peşindedir. Nilgün devrimci olma derdindedir. Metin zengin olup hayatını kurtarmak için çaba gösterir. Hasan ise politikayı iç dünyasına kadar kabul ettirmiş bir milliyetçidir. Hepsinin bir arada olması istisnasız bir biçimde hepsini çukura doğru çeker ama bunun baş sorumlusu içlerinden biridir.

 

 

6. Hızlı ve Yavaş Düşünme
Daniel Kahneman‘ın ilk kez 2011 yılında yayınlanmış bu kitabı psikoloji ve bilim ile iç içe olan bir kitaptır. Yazar düşünme konusunda bize yardımcı olan iki farklı sistemin işleyişini herkesin anlayabileceği şekilde aktarır. İlk sistem hızlı, sezgisel ve duygusaldır. İkinci sistem ise yavaş, tedbirli ve mantıksaldır.

Yaşam boyu öğrenmeye inanan biriysen bu kitaptan çok şey öğreneceğini bilmelisin. En önemlisi bu kitap sana düşünme becerin konusunda en ince ayrıntıları sunacak niteliktedir. Yapılan araştırmalar, bilimsel öngörüler ve çalışmalar gibi her birisi güçlü tabana sahip düşünme ile ilgili tüm bilgileri bu kitapta bulabilirsin.

 

 

7. Çizginin Dışındakiler
Malcolm Gladwell‘in ilk kez 2008 yılında yayınlanmış bu kitabı psikoloji ve ekonomi ile iç içe olan bir kitaptır. Kitabın temel konusu başarıdır. Yazar, insanların genelde kimin başarılı olduğuna odaklandıkları ama onların nereden ve nasıl geldiklerini göz ardı ettiklerini savunur. Savunduğu bu fikri gerçek durumlarla destekler. Başarının hikayesi insanın kültürüne, ailesine, nesline ve hayat boyu karşılaştığı deneyimlere bağlıdır. Başarılı insanların tükettikleri en gizli formülün bu olduğu belirtilirken aynı zamanda hepsinin ortak özelliklerine dikkat çekilir. Yaratıcılık, zeka, yetenek, çalışkanlık, biraz şans ve fırsatları iyi değerlendirme bu formülün parçalarıdır.

 

 

8. Dürtme
Richard H. Thaler‘ın ilk kez 2008 yılında yayınlanmış bu kitabı psikoloji ve ekonomi ile iç içe olan bir kitaptır. Yazar, insanın her gün belirli konularda düşündüğünü ama genelde hatalı kararlar aldığını belirtir. Bunun ardındaki sebebin yetersiz eğitim ve insanın çevresinde yer alanlar olarak gösterir.

Bu gerçekleştikten yola çıkan yazar, insanlara kendilerini geliştirebilecek bir çevre oluşturma konusunda öğüt verir. Böylece insanların seçim yapmaları gerektiğinde en doğru seçimi yapabileceklerini söyler. Daha iyi bir hayatın peşindeysen yazarın önerilerini gözden geçirmen iyi bir fikir olabilir.

 

 

9. Otuz Milyon Kelime
Dana Suskind‘ın ilk kez 2015 yılında yayınlanmış bu kitabı eğitim, bilim ve psikoloji ile iç içe olan bir kitaptır. Bir birey olarak bu kitabı okuma amacın çocuğuna daha iyi bir gelecek hazırlamak olmalıdır. Çünkü yazar geleceğe yönelik attığı bu adımla ebeveynlere geleceğe yönelik değerli bir yatırım yapma imkanı tanımıştır.

Kitabın merkezinde çocukların zihinleri vardır. Yazar, araştırmalara dayalı olan verilerle çocukların dört yaşına basmadan önce en az otuz milyon kelime duymuş olmalarını önemsemek gerektiğinden söz eder. Çünkü bu yaklaşım onların eğitim hayatlarında daha başarılı olmaları için ebeveynlere bir temel oluşturma fırsatı sunar.

 

 

10. Yol Ayrımındaki Türkiye: Ya Özgürlük Ya Sefalet
Selçuk R. Şirin‘in ilk kez 2015 yılında yayınlanmış bu kitabı bir araştırma ve inceleme eseridir. Türkiye’nin yakın döneminde olan biten her şeyin anlatıldığı bu eseri diğerlerinden ayıran en büyük özellik ise sayısal incelemeye dayalı olmasıdır. Bir başka ifadeyle politik çözümleme değil sayısal inceleme eseridir.

Siyasi düşüncen ne olursa olsun bugünü anlamak için bu tür eserleri daha yakından takip etmen gerekir. Çünkü eser bu güzide ülke ile diğer ülkeleri belirli konularda karşılaştırarak bir fotoğraf çekmeyi başarmıştır. Yarının çok geç olabileceği, dünün ise çoktan geride kaldığı bu dünyada Türkiye’yi anlamak için bu eseri incelemelisin.

Bir Türkiye Hayali

Bir Türkiye hayaliniz var mı?
Çocuklarınız için kurduğunuz Türkiye hayali nedir?

Selçuk Şirin, elinizdeki kitapta bilimsel verilerden yola çıkarak eğitimden kalkınmaya, girişimcilikten kodlamaya, çocuk yetiştirmeden obeziteye uzanan geniş bir alanda yeni bir geleceğin kapılarını aralıyor. Gidişat sizi karamsarlığa itiyorsa bu kitap size iyi gelecek. Şimdi, başka bir Türkiye hayali kurmanın tam zamanı.

“Düşünde bile göremez işler, düşlerin gördüğü işleri” demiş Can Yücel. Ustanın dizesini verilerle Türkiye gerçekliğine ustaca uyguluyor Selçuk Şirin. Yeni ekonomiyi ve kalkınmayı dert edinenler muhakkak okumalı.

-Prof. Dr. Tülin Erdem / New York Üniversitesi Stern School of Business-

Türkiye için sadece parlak umutları değil, bu umutları gerçekleştirmenin yöntemlerini de vurgulayan bir çalışma.

-Prof. Dr. Emre Kongar / Yazar-araştırmacı-

Selçuk Şirin Türkiye’nin bugünkü durumunun fotoğrafını çekmekle kalmıyor, bizlere kurtuluş reçetelerini de sunuyor. Bir hayalin ötesinde, geleceğin Türkiyesine ulaşmak için anahtar niteliğinde bir başucu kitabı.

-Cüneyt Özdemir / Gazeteci-CNNTürk-

Selçuk Hoca, değişimin, ilerlemenin ve bu dünyaya olan sorumluluğumuzu yerine getirmenin farkındalığımızı artırmakla mümkün olduğunun altını çiziyor; çözümler sunuyor. Selçuk Hoca’ya kulak vermeli. Önce hayal kurmakla başlamalı!

-Şevval Sam / Sanatçı-

Bu Türkiye Hayali gerçeklerle dolu. Selçuk Hoca yine hepimizin anlayacağı sadelikte yazmış. Bir solukta okudum.
-Hamdi Ulukaya / Chobani CEO-

(Tanıtım Bülteninden)

 

Yol Ayrımındaki Türkiye: Ya Özgürlük Ya Sefalet

Özgürlüğün iyimserliği rakamların kötümserliğini yok edecek!

Bir ülkeyi, bir toplumu anlamanın en iyi yolu, öteki ülkelerle, öteki toplumlarla karşılaştırmaktır. Çünkü dünyayı birlikte paylaştığımız, çağı birlikte yaşadığımız kültürleri anlamadan, kendimizi anlamak mümkün değildir. O zaman da sayılar girer devreye, rakamlar bütün ayrıntılarıyla kendi hakikatimizi döker gözler önüne. Selçuk Şirin, bu önemli çalışmasında verilerle, kıyaslamalarla, deneyimlemelerle ülkemizin çarpıcı bir fotoğrafını sunuyor bize. Düşünmek, anlamak ve değiştirmek için…
-Ahmet Ümit (Yazarı)-

Refaha giden yolun özgürlükten geçtiğini verilerle kanıtlıyor Selçuk Şirin. Çocuklarımıza layık bir geleceğin yol haritası, zengin bir Türkiye’nin reçetesi var bu kitapta.
-Hamdi Ulukaya (Chobani CEO)-

Selçuk Şirin, Türkiye’ye yeni bir bakış açısıyla bakıp yeni gerçeklikleri sunan değerli bir bilim insanı. Onu farklı kılan, yerel meselelere küresel perspektiften getirdiği analiz ve yorumlarıdır. Yazılarından istifade ediyorum. Kitabı başucu kaynağı olacaktır.
-İsmail Küçükkaya (Gazeteci)-

Özgürlüğün iyimserliği rakamların kötümserliğini yok edecek! Kendinizi cehaletten yılmış, dün ile fazlasıyla yorulmuş hissediyorsanız elinizdeki kitap sizi Türkiye için yeni hayaller kurmaya davet ediyor.

Selçuk Şirin sıkı bir araştırmacı. Türkiye’nin kritik bir yol ayrımında olduğunu verilerle kanıtlıyor. Buradan ileriye ancak özgürlükle, adil rekabetle, kaliteli eğitimle gidebileceğimizi gösteriyor. Bunu beylik sözlerle değil somut verilerle yapıyor. Lafı dolandırmıyor, en sade anlatımla, her kesimden okuru yol ayrımındaki Türkiye’de doğru tercihi aramaya davet ediyor. Türkiye’den neden bir WhatsAPP çıkmasın, diyor. Hayatı bulduğu gibi bırakmak istemeyenlerdenseniz, bu kitap size çok iyi gelecek.
(Tanıtım Bülteninden)